28 Nisan 2024

The Rest Is Silence – Nurdal Durmuş

ile Nurdal Durmuş

Geriye Kalan Sessizlik.

Bir mektup neden gecikir biliyor musun?
İnsan, kalbine mektup yazamıyor.
Hangi çağın ahını yaşıyoruz bilmiyorum.
Sıra ne zaman bize gelse mevsimler geçmeyi unutuyor, günlerin gölgesi
üstümüze düşüyor.
Ne zaman yazmaya başlasam hiç acıyla tanışmamışız gibi insanlar ölüyor,
sahiplenilecek bir yaşam umudumuz kalmıyor.
Hiç ıslanmadığımız bir yağmurda, hiç büyümediğimiz bir çocuklukta, hiç
yürüyemediğimiz bir yolda, hiç gerçekleştiremediğimiz bir hayalde ne zaman
karşılaşsak büyük bir kıyamet yolumuzu ikiye ayırıyor.
Talihsizliğin o kadarı işte!

Biliyor musun?
Benim hayatım senin hiç uğramadığın sokaklara benziyor.
Bakmadığın aynalara, çalmadığın kapılara…
Oysa insan aynaya baktığında gülümseyecek bir yüz arıyor.
Aynı gökyüzüne bakarak hayal kuracağı bir kalp…
Canı sıkıldığında kapısını sorgusuz aralayacak bir dost, yalnız kaldığında
dertleşecek bir umut, huzur aradığında hissedecek bir aşk arıyor.
İtiraf etmeliyim; sana söyleyemediğim her yarım kalmış cümlenin baş ağrısını
çekmek bana iyi gelmiyor.
İyiyim falan diyorum ya, inanma.
Bunlar hep şiir icabı, hep hazır cevap.
Uzaklığın o kadarı işte!

Ne zaman gözlerine baksam, kalbimi bir savaş meydanında lime lime edilirken
buluyorum.
Saklanacak bir zırhım, çözülemez bir gizemim kalmıyor.
Sen, benim kazanamadığım savaşımsın.
Sır olan her şeyim, yazılmamış harflerimsin.
Sen benim kalbim, aklım ve kafamın içisin.
Hayaline başımı yaslayarak; ülkelere, şehirlere götürdüğüm uzun
yolculuklarımsın.
Gökyüzünde bulut, denizde fener, savrulan yaprak, çölde açan çiçeksin.
Sonsuzluk hissisin.
Susmalar dolu kuyumsun.
Zirvesi, sınırı, saati, yeri, mevsimi olmayan büyük yoksunluğumsun.
Çoğalan şiirimsin.
Okyanusumsun boğulduğum.
Yenilginin o kadarı işte!

Yanındaki utangaçlığım, çocukluğumun al al olan çehresini hatırlatıyor.
Yüzüme su serpmek, kendi içime dönmek, yasalara uymak, kural ihlali
yapmamak, besmele çekmek, yokluğunla yaşamak, sevdiğin şarkıları defalarca
dinlemek ve yağmura karışmak…

Sana ulaşmak için gitmediği uzak kalmayan biri hangi menzile varır ki?
Bana ellerini uzatır mısın?
İyi gelecek her şey avuçlarında saklı.
Uzatırsan küçük bir damla okyanusa dönüşecek.
Umudun o kadarı işte!

Hep bir masalın içinde yan yana yürürken buluyorum ikimizi.
Derinliğini tahmin edemediğim bir okyanusta, hiç var olmayan bir liman
keşfediyorum.
Tutup kalbime saklıyorum, tutup bırakmıyorum.
Dünyaya sığmayan kalplerimiz bir mısraya sığıyor yan yana.
Masalın o kadarı işte!

Neden bu kadar tehlikeli güzelleşiyorsun?
Sözlerin ahlâ, bazen büyük bir ah!
Farkında mısın bilmiyorum ama seni üzmemek için verdiğim mücadeleyi kendimi
üzmek pahasına yapıyorum.
Halbuki senin yüzün, yeryüzüne yayılan muazzam bir gülümsemedir.
Huzur, bir fotoğrafın kadrajına saklanan ürkek bakışların…
Adın tam söylenecekken susulan tüm cümlelerin anlamıdır.
Bu yüzdendir ki yanında “en çok ölmek ertelenmeli.’’ diyorum.
Zamanın geçişi, mevsimin değişimi, yılların bitişi, güneşin batışı, ayrılıklar
ertelenmeli.
Değerin o kadarı işte!

İnsan olmadığı bir kalbin neresine sığar?
Ben bu yangının içinde çok bekledim.
İkimizden de güzel olan senin gözlerin.
Lütfen yağmuru çağırır mısın?
Küle dönmeden su serpsin kalbimize.
Çaresizliğin o kadarı işte!

Hepsi bu mu?
Sana söyleyemediğim şeyler var.
Söyleyemediklerim, dünyanın yazılmış tüm mektuplarını da kapsar.
Kabuk bağlamayan yaralarımı…
Geceleri uyanıp karanlığa sigara dumanı üflemeyi
Yokluğunun kendini çoğaltmasını;
Hiç tanımamış gibi unutmaya çalışıp daha çok hatırlamayı,
Yazıp yazıp sildiğim cümleleri kapsar.
Sevdiğim hâlde söyleyememeyi…
Sevmenin o kadarı işte!

The Rest Is Silence / Nurdal DURMUŞ

Geriye Kalan Sessizlik.

izdiham 42 sayı. Kaynak Gösterilmeden Alıntı Yapılamaz.