İyilik Kime Yakışmaz ki?
📝 Bugün Londra’da, 3 arkadaş, çok yaygın olarak kullanılan bisikletle bir yere gitmek için durakta kiralama yapmaya çalışıyorduk. Kredi kartımızda çıkan bir sorun nedeniyle işlemi […]
Bir şehri ya da bölgeyi gezerken herkes tarafından bilinen, ağırlıklı olarak turistik diye anılan yerleri gezmeniz size gittiğiniz yer hakkında oldukça kısıtlı bilgiler sunar. Buralarda gördüğünüz şeyler genelde sahte bir algıya sahip olmanızı sağlar. Gittiğiniz yerin merkezinden ne kadar uzaklaşırsanız, bölge hakkında o kadar gözlem yapma imkânınız olur. Bir şehri tanımanın en kolay yolu, o şehirde kaybolmaktır. Herhangi bir beklentiye kapılmadan çıkılacak olan yolculuklar, her şeyden önce kendi iç dünyanızda keşifler yapmanıza olanak sağlar. Bu durum aslında gideceğiniz yerin sizi şekillendirmesini değil, sizin biraz daha tamamlanmanız için eksik parçalarınızı bulmanıza yardımcı olur. Elbette bu dolaşımı “dünya gözüyle görme”nin ötesinde bir düşünceyle gerçekleştiremeyenler, kendisine gösterilenden daha fazlasını göremeyecektir.
📝 Bugün Londra’da, 3 arkadaş, çok yaygın olarak kullanılan bisikletle bir yere gitmek için durakta kiralama yapmaya çalışıyorduk. Kredi kartımızda çıkan bir sorun nedeniyle işlemi […]
Başkent Üsküp girişinde sizi karşılayan soğuk beton binalar, duvarlara yazılmış sloganlar, yüzlerine hüzün çökmüş insanlar, alışveriş merkezlerinin karmaşıklığı, Türkiye’nin 90’lı yıllarını hatırlatıyor.
Brutalizm’in doruklarındaki mimari yapılar şimdinin kasvetini, Osmanlı mimarisi o kasveti yumuşatmak için asaleti temsil ediyor. Şehrin yetmişlerden çıkıp gelen hayalet silueti, o siluete huzur katan Osmanlı mimarisi arasında yol alarak ulaşıyoruz Üsküp’e.
Göğe bakma durağı: Şavşat
Şavşat bir şehirden, kasabadan, kent kültüründen adeta yeni bir medeniyete açılan kapıdır. Bu eşsiz doğa, vefalı bir dost gibi kucaklar sizi. İçtendir. Yüzlerine baktığınız her insan tanıdıktır. İlk selamlaşmanız; yıllardır özlemini çektiğiniz değerli bir komşunuzu, akrabanızı, ailenizden birini görmüş hissiyle cevap bulur. İlçenin doğal güzellikleri baştan sona, sizi kendine çağırır. Bir süre içinde bulunduğumuz modern cinnete ara verip, elektriksiz yayla evlerinde yıldızlarla el ele tutuşmak, suları topraktan çıktığı ilk kaynaktan yudumlamak, berrak derelerinde hayal yüzdürmek; caddelerin, sokakların, arabaların, işaret levhalarının hatta yolun bile olmadığı vadilerde özgürce içinize dönme telaşıyla dolarsınız. Bu şirin ilçe bütün yorgunluğunuzu unutturan bir anne gibi şefkatle kucaklar sizi.
Burada her şey yarım kalmış bir şarkı gibi… Ne çok acı var! Ve hiç bitmeyecek umut Haziran 2011 Srebrenica Orada Bir Şey Oldu! Bosna […]
ayaklanmasıdır yeni insanların attığın bir adım ve ilerlemesidir onların, yürümeleri. Jean Nicholas Arthur Rimbaud 1999 yılı yazında, Bakırköy’de bir sahaf önünde, yığılmış kitaplar arasında tanıştım […]
Yazanlar: Nurdal Durmuş – Gökhan Şimşek Ukrayna, Rusya Gezi Notları 1. bölüm. İkinci Dünya Savaşı’na katılan ülkelerin savaş bittikten sonra yaralarını sarmaları, böyle çaplı bir […]
Yazanlar: Nurdal Durmuş – Gökhan Şimşek İki yaka tek şehir: Budapeşte Gezi notları Şüphesiz her ülkenin, her şehrin, her topluluğun kendine has kültür ve hayat […]
Yazanlar: Nurdal Durmuş – Gökhan Şimşek Macaristan Gezi Notları Yirmi yıl öncesine kadar flu tonların olmadığı yalnızca siyah ve beyazdan ibaret, iki kutuplu bir dünyada […]
Yollar Bize Memleket [Son] Yazanlar: Nurdal Durmuş – Gökhan Şimşek Yugoslavya, arkasında kan ve gözyaşı bırakıp dağılmadan önce de bünyesindeki etnik gruplar tarafından iliklerine kadar […]
Yollar Bize Memleket [5. Bölüm] makedonya Fotoğraf Arşivine Buradan Ulaşabilirsiniz. Yazanlar: Nurdal Durmuş – Gökhan Şimşek Belgrad’dan Üsküp’e yola çıktığımızda karanlık, şehrin iliklerine işlemişti. Alışık […]