
Unutkan ülkeme övgüler!
Çok övünüyoruz:
Askerimizin sayısıyla, teknolojik gücümüzle, ekonomik göstergelerimizle, bölgede stratejik güç oluşumuzla, çocuklarımızın başarılarıyla, destek istese köstek olacağımız bilim insanlarımızın uzak coğrafyalardaki insanlık adına yaptıklarıyla, malımızın çokluğuyla… İşimizle, kariyerimizle, ne kadar köklü bir medeniyete sahip olduğumuzla, cumhuriyetimizle…
Çok dövünüyoruz:
Komşu ülkelerle olan ilişkilerin kötüleşmesine, mahallemizdeki komşularımızla günden güne iletişimi koparıp yabancılaşmamıza, hâlâ neden kendi otomobilimizi üretemediğimize, neden bütün ülkelerde kaza olmadan önlem alırken bizim ülkemizdeki her kazayı kader deyip geçiştirdiğimize, askeri teknolojik gücümüzü başka ülkelerin kongre onaylarına ihtiyaç duyarak satın aldığımıza ve neden kendimiz üretemediğimize…
Çok üzülüyoruz:
Dünyanın sayılı orduları arasında gösterildiğimiz halde PKK bataklığını kurutamadığımıza; yüzümüze dost gözüküp sırtımızdan kirli planlar yapan sözde müttefiklerimize; gelen şehit haberlerine, yozlaşan gençliğimize, zenginleştikçe kaybolan insanımıza, ferahladıkça unuttuğumuz vefamıza; çocuklarından önce ölmek isterken kendi elleriyle evlatlarını toprağa veren anne babalara; dünya Müslümanlarının neden bu kadar yılgın, güçsüz, umutsuz olduğuna ve bu zilletten kurtulmak için çaba harcamadığına; ülkemizin başından eksik olmayan kara bulutlara…
Az sorguluyoruz:
Suriye ile neden düşman olduk?
PKK neden bitmiyor?
Ülkeler gücünü asker sayısın çokluğundan mı alır yoksa teknolojik hâkimiyetten mi?
Askeri mühimmat deposunda 3 günlük askerler gece 21.00’de neden bomba taşır, o bombalar neden patlar?
İran ajanları neden PKK ile işbirliği yapar, İran’dan düşmanca açıklamalar geldiğinde neden sorgulamak yerine bir savunma kılıfı uydurmaya çalışırız?
Mavi Marmara vuruldu, askeri uçak düşürüldü ne oldu?
Liseden mezun olan binlerce öğrenci ÖSYM sınavında neden sıfır çeker?
ÖSYM’de usülsüzlükler yaşanıyor mu?
Adalet sistemimizi tarafsız mı?
Neden vergiler çok yüksek?
Komşularımızda petrol varken bizde niye yok?
Enerji konusunda dışa bağımlılık aynı zamanda özgür olmamak demek değil midir?
Güney Kıbrıs’ın Akdeniz’de ki petrol aramalarının sonucu nedir, bizim karşı hamlemiz nedir?
Kentleşirken neden değerlerimizi yitiriyoruz?
İnşaat işçileri çadırda çıkan yangından neden ölür, o çadırda yangın nasıl çıkar?
Derede, gölette, denizde insanlar neden boğulur, trafik kazalarında neden bu kadar fazla kaybımız var?
70 milyonluk ülkede 75 milyon cep telefonu neden var?
Neden asgari ücret alan biri maaşının 4 katı ücretle niçin telefon alır, 30 katı ücretle nasıl araba alır, 300 katı ücretle neden ev alır?
Kaçak elektrik kullananların faturasını neden kullanmayanlar öder?
Neden bütün dünyada bilinen kabul görmüş bir markamız yok?
70 milyonluk bir ülke neden 7 milyonluk ülkelerin lobileriyle başa çıkamaz?
Çok kızıyoruz:
Amerika’ya, İsrail’e, Esad’a…
Birbirimize, trafiğe, haberlerin bültenlerine…
Ama en az kendimize!
Çok unutuyoruz:
Geçmişi, olanları, başımıza gelenleri.
Her şeyi!
Nurdal Durmuş
Unutkan ülkeme övgüler
Yazarımızı Sosyal Medyadan Takip Etmek İçin;
facebook : http://www.facebook.com/nurdaldurmus
twitter : http://www.twitter.com/nurdaldurmus
Aklımdan birkaç kelimelik soru dolaşıyor. Cevaplanmayan sorular bunlar.
Nedendir cevap verilmeyişi beni üzmüyor ama, suskun duruşlarındaki o pişkin hali beni üzüyor, kanayan yarama tuz serpiyor. Neden susuyorsunuz anlatın düzmece gerekçelerinizi? Çıkartın maskeli yüzünüzü,çıkartında görün iç hesaplarınızı. Nedir bu pişkinlik ALLAH’ım; Ademoğlunda var olan?
Yüreğim her gün yeniden dağlanıyor, her gün kanayan yarama yeni yaralar ekleniyor. Her ne vakit bir Nurdal Durmuş yazısı okusam Ruhumda unuttugumuz duygularımızın bir diriliş sesı,
Ne kadar vurdumduymaz davranıyoruz ! Nasıl bu kadar umursamaz olunabilir ?
Yüzyüze bakışmalardan üşüyoruz artık. herkes bir diğerinin bakışlarındaki serinlikten uzaklaşmaya çalışıyor. Bir daha dünyaya gelebilseydim daha iyi bir insan olurdum. Bir parça huzur verecek teselliler yok artık.
Duâ cümlelerini hatırlamıyor artık Unutkan Ülkemın insanları.
Ölümden başka bir eşitleyici kalmadı artık.Ne yaşadığımız ne söylediğimiz; ne anladığımız ne anlattığımız; ne umduğumuz ne bulduğumuz; ne baktığımız ne gördüğümüz…
Bizim sandığımız şeyler, yalanın diğer adıymış meğer.
Sizin de dediğiniz gibi;
Geçen sadece zamanmış meğer geçmeyen her şey! Nurdal Durmuş