Geçen Sadece Zamanmış Meğer, Geçmeyen Her Şey!
2 yıl önce bugün… her şeyi unutup, o günde kalamadık. sınırlar güzelliğini değil, içimizi gölgeledi. pes ettim sonra… sana cümle kuramaz oldum, susup kaldım. 1. […]
2 yıl önce bugün… her şeyi unutup, o günde kalamadık. sınırlar güzelliğini değil, içimizi gölgeledi. pes ettim sonra… sana cümle kuramaz oldum, susup kaldım. 1. […]
Anneler için hiç büyümeyen oğulları vardır. Yaşı kırklara gelse bile bir akşam eve geç kaldığında pencere önünde uzun kederlere dalar anneler. Anne dilinde oğullar, endişe ve sayısız bekleyişin adı olur.
Anneler için oğullarının kendinden başka kimsenin anlayamayacağı hayatları vardır.
Zerdüşt tarafından miras bırakılan ve birçok kültürde bahar bayramı adı altında kutlanan Nevruz maalesef ülkemizde ağzımızın tadını bozan bir meydan muharebesi ve meydan okuma algısından […]
Türkiye’de Kadın Olmak!
Kadınlar:
Anne, sevgili, eş…
Ezilen, sevilen, uğruna cinayetler işlenen, ölünen, öldürülen…
Delirten…
Aşk duygusunu insana tanıtan, tattıran…
Bazen melek, bazen şeytan, bazen ateş ya da iffet…
Ya Züleyha, ya Leylâ ya da Meryem!
Çocukluğumda dünyanın son sözünün kıyamet olduğunu öğrenmiştim.
Bana kıyameti annem öğretmişti. “Kıyamet dünyanın sadece son günü değil, aynı zamanda dünyanın son sözüdür”.
O gün bugündür dünyanın son sözünü söyleyeceği güne ömrümün “muhtemelen” yetmeyeceği ümidiyle korkularımı azaltıyorum.
Henüz çocukken, 80 darbesi olmuş. Sağ-sol çatışmalarında akrabalarımız birbirlerini, köylerde kendilerince kurdukları komitelerin idam sehpalarına gönderirken 3 yaşındaymışım. Kardeş kardeşe kurşun sıkıyor, ne olduğunu kimsenin bilmediği korkunç kinler büyütülüyor, korkular hayatı işgal ediyormuş. Evlerde gaz lambaları erkenden söndürülüp hedef olmaktan kaçınılıyormuş. O yaşta farkında değildim, ama o tedirginlik beni de çok etkilemiş. Anneme kendimi bildiğim gün o kara yılları sorduğumda “Dünyanın son sözü söylediği gün, kardeş kardeşi tanımaz oğlum, herkes kendi derdine düşer; korkma!” diyerek beni teselli etti.
Yeni Yılda Yapılacaklar. Yapılacak çok iş, gidilecek çok yol, okunacak çok kitap, görülecek çok ülke, el uzatılacak çok yetim, iyileşecek çok yara, insanları kurtarmamız gereken […]
Bir öğretmen tanıyorum. Bezden dikilmiş çantamın içine özenle yerleştirilmiş imkânsızlıkların bahane olmadığını öğretmişti. “Başarıyı gerçekten hak edenler -olanaklarla- değil, -imkânsızlıklarla- başarabilenlerdir. Defter, kitap ve kalemler […]
Belki geçmiş kadar güzel değil ama bir bayram daha geldi işte.
O bayram ki “yaklaşmayı, yakınlaşmayı” hatırlatsın bize.
Bize bizden daha yakın Olan’a sevdiklerimizden vermeyi sevindirilmesi gerekenleri sevindirmeyi hatırlatsın bize.
Paylaşma ve dayanışmanın getirdiği ruh, bizi birbirimize kavuştursun!
Coğrafi uzaklıklar, kalplerde yakınlaşsın!
Bayramdır çünkü!
Verilecek selamımız vardır, uzatılacak elimiz.
Bayramınız bahar olsun.
Yalnız mısınız? Arada bir rüzgâr uğultusu, ara sıra kuş sesleri, kutsal kitap ferahlığı… Kimsin sen? Hikâyen ne? Nasıl yaşadın ve öldün? … İnsan: İçinde iyi-kötü, […]