Nurdal Durmuş, Turuncu Dergisine Konuk Oldu.
En son ne zaman ağladınız?
İki gün önce… “Unutma ki bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey değildin” ayetini hatırlatarak bir dostumun gönderdiği sitem mektubunda.
Sizce mutluluğun tanımı nedir?
“Küçük hesaplarla geçiyor yaşam. Büyük kavgalar hep küçük şeyler için” diye bir şarkı dinlemiştim. Sanırım mutluluk kanaat sahibi olmak, tükenmeden tüketmekle mümkün! Ne bileyim bahar diye bir şey var… Bak çiçekler falan açıyor. Kuş var, çay var, simit var her şey var.
Nerede ve nasıl ölmek isterdiniz?
“Kuşluk vaktine ve sükûna erdiğinde geceye yemin ederim ki rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.” ayeti okunurken bir köy evinde annemin kucağında.
En çok kimi özlüyorsunuz?
Peygamber (s.a.v), annem ve çocukluğumu…
Bitiremediğiniz son kitap hangisi?
Yüzyıllık Yalnızlık – Gabriel Garcia Marquez
Ortadoğu’ya batkınızda ne görüyorsunuz?
Satranç tahtasında menfaat hamleleri yapan küresel güçler! Kan nehrinde boğulan masum insanlar, diktatörler, devrik liderler, işgaller, ağlayan çocuklar, umut büyüten anneler. Olmamız gereken yerde olan ve ölmemiz gereken yerde ölen Rachel. “Devrime gittik, ama mutlaka döneceğiz!” notlarını çocuklarının başucuna bırakarak “Ol!” emrinin sadece bir Allah buyruğu olduğunu modern dünya firavunlarına öğreten babalar!
Rüyalara inanır mısınız?
Olmayacak rüyalar gördükçe inancım sarsılıyor. Ama sonuçta rüya haktır.
İyi kötü arada rüya görür Allah hayretsin der geçerim. Genelde kimseye anlatmam. Kötüyse suya falan üflüyorum.
Her sabah İstanbul’dan hayata bakınca ne görüyorsunuz?
Gökyüzü ve deniz görüyorum. Birinde gemilerim yağmalanıyor, diğerinde kuşlarıma yıldırımlar çarpıyor! Sonra; “Hep işimiz var, hep yoğunuz, hep vaktimiz dar ve hiç zamanımız yoktur…” şeklinde devam eden yalancı bir savunma metodu!
Baharı beklemek sizin için ne anlama geliyor?
İnsan bazı günler “Yaşadım.” bazı günler “Öldüm.” der. Bazı günler “Olmasaydı…” der. Bazı günler “Çabuk bitse…” bazı günler “Hiç bitmese…” der. İnsan bu, der işte. Dertlenir, mızmızlanır, kederlenir, büyür, yaşlanır, üzülür, kırılır, kırar, yıpranır, yaşar ve ölür! Bazı günlerse kışın ortasında fırtınaya tutulsa “güneşli gündü” diyecek kadar huzur bulur. Bir ayet, bir şarkı, bir aşk, bir felaket, bir ayrılık, bir yolculuk, bir fırtına, bir yağmur tanesi, bir dost insana kendini hatırlatır. Baharı beklemek böyledir işte. İnsan sabreder, fırtına durulur, gün güneşli olur, çiçek açar, keder durulur ve insan kendine gelir.
Kaldırım kenarına oturup karıncalarla ne konuşuyorsunuz?
“İyi misin?” diye soruyorlar bana. Bir yaşlının en son ne zaman elini öpmüş, hayat tecrübelerini dinleyip istifade etmiş, tartıştığım kişiyle inatlaşmaktan vazgeçip gönlünü almıştım. Hangi hastayı ziyaret etmiş, hangi dostun ansızın kapısını çalıp kucaklaşmış, ne zaman televizyonun düğmesini kapatıp hayatın düğmesini açmıştım? Metroda yanımda oturan hangi insanla selamlaşmış, nezaket cümleleri kurmuştum? Bugün Allah için ne yapmıştım türünden şeyler.
Bir gün harflerinizi kaybetmekten korkuyor musunuz?
Evet. Harflerin beni terk etmesinden korkuyorum! En büyük korkum besteden düşmüş bir nota olmak, cümle kuramamak. Bu ürkütücü. Nefessizlik gibi…
Haber bültenlerine baktığınızda ne düşünüyorsunuz?
Geçen sadece zamanmış meğer geçmeyen her şey!
Yazılarınızda hep bir Anadolu var. Anadolu’yu nasıl anlatırsınız?
Anadolu benim masumiyetimdir. Her gece açık duran penceremden gökyüzünün duvarlarına ışıltılı merdivenler dayayıp gecenin koynundan yıldızları toplayarak uykuya dalan çocukluğumdur. Siyah yakalı önlüğüm, bezden dikilmiş çantamdır. Kışları okula gidip, yazları çobanlık yaptığım adamlığımdır! Saçlarımı dalgalandıran rüzgar, dualarını yüzüme üfleyen annemdir.
Hayattaki kahramanınız kim?
Selahaddin Eyyubi
Unutamadığınız bir fotoğraf karesi var mı?
Dallarından ölü serçeler sarkmış söğüt ağacı.
Röportaj: Aylık Kadın Dergisi Turuncu’dan Ümmü Gülsüm Tat
Sen harfleri terketsen harfler seni terk etmez edemez Nurdal abi..Harfleri kendine aç bırakamazsın..Çünkü sen merhamet sahibi yüce Allahın güzel yürekli kulusun..Sen olmasan kim kuracak bizi günlerce düşündüren bir anda hayattan sııran derin cümleleri..Röportaj harika olmuş sorular harika cevaplarsa fevkalade..Sizi doğuran anaya selam olsun..kuşlarını uçuran çocukluğunuza selam olsun..Ve hamdolsun sizi bizle tanıştırana, Kalemle yazmayı öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbimize, en büyük kerem sahibine hamdolsun..hamdolsun..
Harfler,gitmesi zordur onların…Ruhuna nefes aldıran ne varsa çıkarıp atacaksın..Dua etmeyeceksin mesela,kitap okumayacaksın,merhaba demeyeceksin,martı çığlıklarına yüz vermeyeceksin,gözlerin uzaklara dalmayacak,çocuklaşıp aniden büyümeyeceksin…Harfler,bakışların diplerine tünemiş izlerdir,her kirpik darbesiyle derinleşir…Bu nedenle,başka bir göze,başka bir yüze,başka bir öze değdikçe değişir,yerinden taşar eskilerinin…Son kez kapandığında gözlerin,harflerin manayı birilerinin idrakine bırakıp gider…Sonsuzun ilk gününde,bir kere daha belirmek üzere… Röportaj iyiydi,bir kere daha aklım mikrofonu alıp kalbime eğildi,sanırım bütün soruları cevaplamakta zorlanıyorum:) (Hüzünden ya da mutluluktan)-Hep Ayetler ağlatsın bizi… Kalbimle…
dallarından ölü srçeler sarkAN SÖĞÜT AĞACI ÇOK DEHŞETENGİZ
röportajı okuyorum.. her cümlesinde hüzün bir ilmek daha atıyor duygularıma.. bir damla daha düşüyor gözlerimden.. yahu ben senin yazılarını okuyunca neden bu kadar dertleniyorum.. 🙁 ** Nerede ve nasıl ölmek isterdiniz? “Kuşluk vaktine ve sükûna erdiğinde geceye yemin ederim ki rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.” ayeti okunurken bir köy evinde annemin kucağında. :(( harflerinin seni terkedeceğinden korkma.. 100 yıl geçse de yine harflerin seni konuşturacak.. değil mi?
Yazı beklerken röportaj geldi. Hayırlısı ses soluk duyduk buna da şükür.
Anadolu böyle guzel mı anlatılır Abi’m. Alıp götürdünüz çocukluğumuza. Varolasiniz
Eğer dileğim kabul olacak sa ( ki inşallah olur) Rabbimden senin için önce sağlık ve huzur ve ardından harflerini kaybetmemeni dilerim. Ve bu harfleri şekillendiren yüreğindeki güzellikler hiç kaybolmasın isterim. Harika bir röportaj :)) Konuk edene de konuk olup yüreğini paylaşana da saygılar..
harfler seni terketmeyecek..hepsi gitse bile otuzuncu harfin hep seninle kalacaktır.. ve besteden düşmüş bir nota olmayacaksın asla..biliyorum.. selamla..:)