Ne Gün Aydın Ne Gece Kara Bi Garip Dünya!
Sabah nasip dolsun diye açılan pencereler, huzura gönderilmek için usulca yatağından uyandırılan çocukluk…
Kötünün bilinmediği, iyilikten başka şeyin olmadığı, olamayacağı günler…
Bir elbise, bir ayakkabı, bir gömlek hayali…
Kapı kapı dolaşıp “Bayramınız mübayek olsun bey amca hanım abla…” diyerek şeker toplamanın mutluluğu…
Apartman kapılarından kovulmadığımız, sokaklardan kaçırılmadığımız, camilerden dışlanmadığımız, başımıza çorap örülmeyen o günler…
Kötü nedir bilmeyen çocukların hep iyilerle karşılaştığı dünya…
Kent nedir, kaos nedir, cinnet nedir, büyümek nedir bilmediğimiz günler…
Mahallesi, çeşmesi, bakkalı olan bir hayat ve herkesin birbirini tanıdığı, güvendiği günler.
Başımızı okşayan, gözlerimizden öpen; ellerini öptüğümüz münevver teyzelerin, müşfik dedelerin şefkati, hayır duaları…
Aile.
Sokakta dolaşan huzur, tadına doyulmaz bayram, bağ, bahçe, bahar…
Bayramı aynı gün, neşesi aynı gün, hüznü, mutluluğu aynı gün olan insanlar…
Zamanı ve bayramı yaratan Allah’ın boşlukları nasıl da şefkatle doldurduğunu hissettiğimiz umut ve hayaller…
Adı bayramdı hepsinin.
Her insanın özlediği kadardı bayram.
Doğduğumuz ev, tahtadan arabalar, çocukluk arkadaşları, düşe kalka büyüdüğümüz yollar, tırmandığımız kiraz ağaçları, korkusuz yürünen caddeler-sokaklar, uzak mahallelerden bile edindiğimiz arkadaşlar, aşklar…
Evet, eskiden bayramlar ve hayat güzeldi ama biz de daha güzeldik…
Sonra şairin dediği gibi: “Biz büyüdük ve kirlendi dünya.”
Şimdi gelen güne bakınca “ne gün aydın, ne gece kara, bir garip dünya” deyip geçmiş zamanın arkasına saklanan o güzel günleri arıyor insan.
İnsan geçmişinde kendi yüzünü arıyor.
İhtirasların önümüzü kestiği, aklımızın karıştığı, zamanımızın yetmediği, bu kötürüm çağdan hicret etmek istiyor insan.
Bu ülkenin insanları birbirleri için dua etmeyi bırakmasınlar,
Bir bayram namazı çıkışında tanımadığı insanlara sarılarak kardeş olmaya devam etsinler,
Bayram ve bayramın bahar coşkusu kursağımızda bırakılan yaşama sevincine rağmen gelsin istiyor.
…
Belki geçmiş kadar güzel değil ama bir bayram daha geldi işte.
O bayram ki “yaklaşmayı, yakınlaşmayı” hatırlatsın bize.
Bize bizden daha yakın Olan’a sevdiklerimizden vermeyi sevindirilmesi gerekenleri sevindirmeyi hatırlatsın bize.
Paylaşma ve dayanışmanın getirdiği ruh, bizi birbirimize kavuştursun!
Coğrafi uzaklıklar, kalplerde yakınlaşsın!
Bayramdır çünkü!
Verilecek selamımız vardır, uzatılacak elimiz.
Bayramınız bahar olsun.
Nurdal Durmuş Sosyal Medya Hesapları.
Takip Etmek İçin;
” Fakat biz ancak aslında kötüyken sonradan düzeltilmiş şeyleri kavrayabiliriz; çocukluğa, suçsuzluğa aklımız ermez.” F. Hölderlin
yüreğinize sağlık ne güzel ifade etmişsiniz izninizle paylaşıyorum.
annem derdiki: onlar çocukken annaneciğim hep bayramlar eski bayramlar gibi degil kıymet bilmiyorsunuz dermiş… biz çocukken anneciğim bize derdi şimdi ise bizler çocuklarımıza der olduk. yani bunu bizim doyumsuzluklarımız yaptı bi ayakkabıyla sevinemeyen bizler bir sakıza kanardık oysa… haala deger bilebiliriz çünkü eski bayramlar olmasada eski bizler varız o özlem çeken ananelerimiz annelerimiz ve biz..işte gereken sadece farkında olmak… bi sorun varsa onuniçin üzülmek yerine en güzelini yapabilmeliyiz.. öyle bi nesil yetiştirelim ki işte eski bayramlar gibi diyelim hepsi kalbimiz de ve elimiz de….(acizane fikrim )
Ibrahim Hızlı haklısın ravzagül hanım ama bir zamanlar bizde olan heyacan sevinç neden çoçuklarımızda yok.sürekli eski ayakkabısı olan bizler sadece bayramlarda yeni ayakkabı alındıgı içinmi seviyorduk acaba? yada aynı şekilde elbise yada haşlık meselesi yani çoçuklarımıdan bu tür ihtiyatlarını esirgemedigimizdenmi çoçuklarımızda heyacan yok? yoksa biz eskiden fakirdik şimdi zenginmi olduk? yada çoçuklarımız kültürel degerlerini ögretemedikmi?
Bucak bence bizler büyüdük ve içimizde ki çocuguda büyüttük eger bi yanımız haala öyle kalsaydı eski bayramlar demez yenilerini de severdikk .iç çekmez çocuklarımızla birlikte sevinirdik .çünkü şuan çocuklar için bayram haaalaa çokk kıymetli. gözleri cıvıl cıvıl kalpleri heyecan dolu …. yanii bayramlar aynı bayram sevinçler aynı sevinç. sadece değişen biziz…BAYRAMLAR ÇOCUKLARIN VE İÇİNDEKİ MASUM ÇOCUKLARI OLANLARINDIR ….
eyvallah tahir abi seninde bayramın mübarek olsun senin nezlinde tüm islam alemiminin ayriyetden nurdal abininde bayramı kutlarım .inşallah dünyada acı çeken tüm ümmet felaha ererde bayram işde tam o zaman bayram olur.aksi halde bayramlarımız bile hep eksik abi.radyodan çok duymusumdur bu istedigim parçayı tüm islam alemine tüm müslümanlara armagan ediyorum diye söyliyen kişinin sonradan geylani 71 teyzeme geylani 62 abime diye 10 dakka sayan insanları dinlemişdim bende öle kutladım nurdal abinin bayramını.tüm islam aleminin dedikden sonra ayriyetden nurdal abinin bayramınıda kutladım
Ramazan Bayramı;bana hep erken kalkilan sabah, yeni gömlek ve namaza geç kalma telaşıni hatırlatır. Sizin ve sizin aracılığınızla edindiğim tüm güzel dostların bayramını kutlarım.
yastık altındaki elbiselerimi çıkarıp giydikten sonra şeker toplamak
bayramlar özelliginimi yitirdimi! yoksa bizmi özelligimizi sevgimizi samimiligimizi yitirdik nurdal abi?bayramlar şimdilerde şeker yemek, yada et yemek diye görülüyorsa bunun sucu bayrammıdır yoksa katitesi düşen bizmiyiz?
Hayırlı Bayrmalar Nurdal Durmuş abi
Hayırlı Bayramlar Devrem
“Bayramlar, yerkürenin en dış kabuğuna nefes almak için kafasını vurarak çatlatmaya uğraşan insanoğluna Allah tarafından uzatılmış bir hediye gibi.” …
Uzaya(feraha/felaha) açılan kapılar her daim açık olsa bize sanırım “deli” derler
zaten öyle hele bir yaşlı birisinin yanına dördüncü günü git bayramda nerdeydi der :))