Mevsimlerin Bize Küsmüşlüğü mü Var
Mevsimlerin Bize Küsmüşlüğü mü Var
[I]
Şimdilerde ben;
Geceleri yıldızları seyrettiğim penceremden, her gördüğüm buluta yeni bir nisan ısmarlıyorum kurumuş kalbime yağmurlar yağsın diye.
Her doğan güne yeni bir bahar ısmarlıyorum, günbegün solan hayatıma renk katsın diye.
Her batan güneşe yeni bir sonbahar ısmarlıyorum, ölümü hep hatırlatsın diye.
Her karamsarlığıma yeni bir ümit ısmarlıyorum, çaresiz kalmasın diye.
Her dostuma yeni bir vefa ısmarlıyorum, sevdamız büyüsün diye.
Her geçen dakikaya yeni bir saniye, her saniyeye yeni bir saat, her saate yeni bir anlam ısmarlıyorum; beyhude geçmesin diye.
Her baktığım aynaya yeni bir benlik ısmarlıyorum, ya/b/l/ancı maskeler takmasın diye.
Her kapandığım secdeye yeni bir dua ısmarlıyorum, beni O hiç yalnız bırakmasın diye.
Her yazdığım cümleye yeni bir harf ısmarlıyorum, cümlelerim eksik kalmasın diye!
[II]
Bir de açan çiçekleri olmasa bahçelerimizin…
Uçan kelebekleri olmasa baharlarımızın…
Sesleri uykularımızda yankılanan bülbülleri olmasa seherlerimizin…
Beş vakitte, beş sefer ferahlatan ezanları olmasa semalarımızın:
Daha çok kirleneceğiz.
Daha çok çirkinleşeceğiz.
Daha çok sağırlaşacağız.
Daha çok yalnızlaşacağız.
[III]
Keşkelerim, belkilerim, ölüm olmasa,
Cümleleri sonlandıran nokta olmasa,
Ruhumuzu arındıran dua olmasa,
Daha çok bunalacağız-bulanacağız!
[VI]
Mevsimlerin bize küsmüşlüğümü var?
Ne kardelenler açtı bu bahar, ne de balkonlara, caddelere, sokaklara çiçeklerini savuran kiraz ağaçlarının kokusunu hisseden oldu.
Ne allığına, morluğuna, saflığına, beyazlığına hayran olduğu gülün endamlı gülüşleriyle mutlu oldu bülbül; ne de ovalardan bayırlara, kırlardan yaylalara bal toplayan arılarla selâmlaşan çiçekler gördü baharı.
Ne gecenin kalbi aydınlandı minicik bir ateşböceğiyle; ne de sessizliği bozuldu vakitsiz bir baykuşla.
Ne çocukların yüreğinden yıldızlara köprüler kuruldu masallarda, ne de âşıkların yüreğine Kaf Dağı’ndan hayaller çıkageldi.
Ne Yusuf’a el uzatan kervanlar geçti buralardan, ne de pervazlara konan Yusufçuk kuşları bekledi pencerelerde.
Her mevsimden geriye acı bir sessizlik, kocaman bir sessizlik kaldı.
Bilmem! Sanki hayat, yaşanmıyor gibi yaşanıyor.
Artık baharlarda yok kapımızda.
Yoksa mevsimlerin bize küsmüşlüğümü var?
Nurdal Durmuş Sosyal Medya Hesapları.
Takip Etmek İçin;
Ben sairane birseyler yazamiyorum su an ama Nurdal Abi bu mart sogugunun kazma kurek yaktirtmasinada daha fazla tahammul edecek gucum kamadi buralarda.
çok üşüdük bu bahar, gerçekten de çok üşüdük! tam güneşin kollarına atılalım derken müthiş bir fırtınaya tutulduk sokaklardan sokaklara, şehirlerden şehirler savrulduk durduk… selamlıyorum nurdal kardeşimi…
bahar gelmeden yaz gelecek nurdal abi
Bize ne küsmedi ki? Neyi küstürmedik ki?Sanki hep bizim miş-bizimleymiş gibi görüp hor kullanarak kıymetsizleştirerek herşeyi küstürdük kendimize.. Sen bari küsme, kalemin dili susmasın.. Birileri hatırlatmalı, birileri sormalı… Bunu da en iyi sen yaparsın Nurdal Durmuş.. Keşkelerim, belkilerim, ölüm olmasa, Cümleleri sonlandıran nokta olmasa, Ruhumuzu arındıran dua olmasa, Daha çok bunalacağız-bulanacağız! Evet!
Her kapandığım secdeye yeni bir dua ısmarlıyorum, beni O hiç yalnız bırakmasın diye.Nurdal DURMUŞ.
Kıskanılacak kadar farklı bir kalemin var ne diyim. Eyvallah üstadım.
bahar hüznün asırlık uykusunda,müebbede mahkum…Daha çok yalnızlaşacağız.