Göğe bakma durağı: Şavşat
Yazan: Nurdal Durmuş
Şavşat Gezi Fotoğrafları 1. Albüme Buradan Ulaşabilirsiniz.
Şavşat Gezi Fotoğrafları 2. Albüme Buradan Ulaşabilirsiniz.
Şavşat Gezi Fotoğrafları 3. Albüme Buradan Ulaşabilirsiniz.
Şavşat İstanbul’dan 1400 km yol kat edip Çoruh’la buluşur, sarp dağlardan, yamaçlara kurulmuş tek tük ahşap evlerden, kıvrımlı yollardan sabırla akıp iki dağın arasında yemyeşil ve çam ormanlarının çevrelediği muhteşem bir vadiye kavuşursunuz: Şavşat’a…
Göğe bakma durağı: Şavşat
Şavşat bir şehirden, kasabadan, kent kültüründen adeta yeni bir medeniyete açılan kapıdır. Bu eşsiz doğa, vefalı bir dost gibi kucaklar sizi. İçtendir. Yüzlerine baktığınız her insan tanıdıktır. İlk selamlaşmanız; yıllardır özlemini çektiğiniz değerli bir komşunuzu, akrabanızı, ailenizden birini görmüş hissiyle cevap bulur. İlçenin doğal güzellikleri baştan sona, sizi kendine çağırır. Bir süre içinde bulunduğumuz modern cinnete ara verip, elektriksiz yayla evlerinde yıldızlarla el ele tutuşmak, suları topraktan çıktığı ilk kaynaktan yudumlamak, berrak derelerinde hayal yüzdürmek; caddelerin, sokakların, arabaların, işaret levhalarının hatta yolun bile olmadığı vadilerde özgürce içinize dönme telaşıyla dolarsınız. Bu şirin ilçe bütün yorgunluğunuzu unutturan bir anne gibi şefkatle kucaklar sizi.
Az gider, uz gider dere tepe düz gider en son kendi içinize varırsınız! “Allah’ım verdiğin özgürlüğü seviyorum” diye içten şükreder ve huzur bulduğunuz muhteşem dualar edersiniz. Çünkü artık, göğe komşu topraklardasınızdır. Etrafınızda gördüğünüz; yemyeşil ormanlar, bin bir renkli çiçekler, rengârenk kelebekler, tertemiz akarsular, muhteşem mimarisiyle ahşap konaklar ve evlerdir. Öyle ki şehir hayatına alışan her insana düşündürdüğü tek gerçek his: Bu coğrafyaya yakışmayan tek şey modernitedir. Çünkü Şavşat’ın modası lastik ayakkabı giymek, orman yollarında çamur bulaşmasın diye paçalarını yukarı katlamak, sonsuza uzayan patikalardan yaylalara yürümek, tırpanla çayır biçmek, sislerin arasında işaret levhaları olmadan yol almak, gökyüzünde tek bulut yokken şiddetli bir sağanağa tutulmaktır.
Göğe bakma durağı: Şavşat
Burada erik daha erik, kiraz daha kiraz, vişne daha vişnedir. Ellerinize değen her şey, her nimet size ilk kaynağından, zerre leke bulaşmadan ulaşan yeni bir hayat kaynağıdır. Su daha su, ekmek daha ekmektir. Ahşap evlerin çatılarında kurulu metal uydu antenlerinin yansıttığı tek görüntü: “Modernitenin ve teknolojinin burada mutsuz olduğu gerçeğidir.”
Aklınıza ne haber bültenleri, ne gazete manşetleri ne de hengâmeli yaşamın sizi yoran iş yoğunluğu veya dünya hırsları gelir. Gördüğünüz bu güzellikler karşısında çevreyi kirletmeden ormanın derinliklerine dalıp iyi birer insan olabilirseniz, belki Şirinler’i görebilir, olmadı mantar toplayabilirsiniz. Elbette Şavşat’da yaban hayatın koruma altında olduğu gerçeğini göz ardı etmeden ve yöreyi bilen insanlardan yardım almadan çok fazla ormanın derinliklerine dalmayın! Zira yabanî hayvanlarla rastlaşabilir, koruma altındaki boz ayılardan sağlam bir tokat yiyebilirsiniz.
Siz yine de ormanın derinliklerindense ‘göle ve göğe bakma duraklarında’ su, hava, orman ve yıldız seyredin. Yaylalara gidin. Çimenlere basın. Köylere, tarlalara ve insanlara koşun. Umut, hüzün, yeşil ve gökkuşağının arkadaşlarına, Yağmurun ellerinden tutarak mendil kapmaca oynayan çocuklara koşun. En iyi arkadaşı umut, hüzün, yeşil ve gökkuşağı olan çocuklara… Kapısını size açan tanımadığız insanlarla birlikte “Dünyada bu kadar güvende olduğum ve huzurlu bulduğum başka bir yer var mıdır?” duygusunun sizi nasıl kuşattığını görün.
ŞAVŞAT’DA TURİZM, TARİHİ ESERLER VE MESİRE YERLERİ
Artvin ili özellikle Camili Bölgesi ve Şavşat ilçesi son yıllarda yayla, doğal zenginlik ve kültür turizmi açısından eşsiz kaynaklara sahip ve yeni keşfedilen ciddi turizm potansiyeli taşımaktadır. İlçeye bağlı bütün köylerin ve köylere ait yaylaların hemen hepsinde henüz keşfedilmemiş nice doğal güzellikler, insanı kendine çağıran müthiş mimari miras ve kültürel kaynaklar mevcuttur. Bu açıdan Şavşat için bilinen yerlerinin dışında, bilinmeyenleriyle de çok güzel ve adımladığınız her yerde size aradığınızı fazlasıyla sunacak, sürprizler vaat eden bir yeryüzü cenneti tabirini kullanabiliriz. Doğu Karadeniz’in en uzak yerleşim yeri olan bu güzel bölgeye yolu düşecekler için görmeniz gereken birkaç bölgeden de kısaca bahsedelim.
Karagöl, Sahara Milli Parkı içerisinde bulunan korumaya alınmış bir bölgededir. Şavşat’a yaklaşık 25 km uzaklıkta bulunan gölün yüzölçümü 25.000 m2, derinliğinin ise 28-35mt aralığında olduğu bilinmektedir. Çevresinde ladin, çam ve köknar ağaçları bulunan Türkiye’nin göl turizmi açısından en önemli merkezlerinden birisi olan Karagöl’de kayda değer bir konaklama veya insanların günlük ihtiyaçlarını karşılayabileceği ciddi bir tesis maalesef bulunmamaktadır. Yüzlerce turist ve yöre halkının gittiği popülaritesi her geçen gün artan ve yavaş yavaş kıyıları kirlenmeye başlayan gölün çevresinde sadece özel sektör tarafından inşaa edilmiş 20 kişilik konaklama tesisi mevcuttur.
Çöküntü sonucu oluşmuş gölün içerisinde Aynalı Sazan, Kaya sazanı ve 11 çeşit akvaryum balığı barınır. Etrafında kaynak suları ve çeşmeler mevcuttur. Ladin çam ormanlarının kucağındaki gölü sınırlarında barındıran Şavşat Meşeli Köyünün M.Ö. 3000 yıllarında yerleşim yeri olduğu ve göl kıyısında 400–500 yıl önce insanların tarımla uğraştığı tahmin edilmektedir. Göl kenarına kadar araçla ulaşım vardır.
Ağgöl
Yayla turizmi açısından Türkiye’nin en güzel fakat araç ulaşımı olmaması nedeniyle çok az bilinen göllerinden biridir. Şavşat’ın Hantuşet (Hanlı) ile Verhunal (Karaağaç) köylerine ait yaylaların kesiştiği noktada bulunmaktadır. Deniz seviyesinden yaklaşık 1900 metre yüksekte olan gölün etrafında veya yakınlarında rakım dolayısıyla doğal orman veya herhangi bir ağaç türü yetişmemektedir. Göl dağlarda eriyen kar sularının oluşturduğu dere yataklarından beslenir. Bir tarafı sazlık ve içinde ada bulunan gölün dibinin bataklık olduğu bilinmektedir. Göle yaklaşık 6 yıl önce 35.000 adet civarında sazan balığı bırakılmış ve koruma altına alınmıştır. Günümüzde ağırlıkları 8 kiloya kadar çıkan balıklara rastlamak mümkündür. Av yasağı devam etmesine rağmen maalesef tüfekle ve çeşitli ilkel yöntemlerle kaçak avlanma yapılmaktadır. Göle Hanlı köyü veya Karaağaç köyü yaylasından sadece yaz aylarında yaklaşık 4 km yürüyerek ulaşılmaktadır. Olumsuz hava şartları nedeniyle kışın ne yaylalara ne de göle ulaşım imkânı bulunmamaktadır.
Tibet Kilisesi
İlçe merkezinden 14 Kilometre uzaklıktaki Cevizli Köyü’ndedir. Şavşat’ın en ünlü tarihi-turistik eserlerinden biridir. Bağratlı Beylerinden Kukh Aşut tarafından 10. Yüzyılın ilk yıllarında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Duvarlarında çok sayıda kabartma, oyma, mazark türünde süslemeler, Hz. İsâ ve havarilerinin resimleri vardır. Turistlerin en fazla ziyaret ettikleri eserlerin başında gelen kilise ulaşım problemi olmadığı için yılın her mevsiminde ziyaret edilebilir.
Köprülü Kilise
Şavşat ilçesinin 7 km. kuzeybatısında yer alan Köprülü köyündedir. Bölgedeki kiliselerin merkezi sayıldığı tahmin edilmektedir. Kıpçaklı beylerinden Zor Tana tarafından yaptırılan kilisenin bugün yalnızca kalıntıları vardır.
Zor Mustafa Bey Camii
Şavşat ilçesine bağlı Köprülü Köyünde bulunmaktadır. Eser, kendi istekleri ile İslamiyet’i kabul eden Hıristiyan Atabeklerinden Zor Tana tarafından muhtemelen XVI. Yüzyılda yaptırılmıştır. Mimari açıdan sade, minaresi bulunmayan bir yapıdır. Ayrıca ilçe merkezinde bulunan Kemal Paşa Camii’nde eski bir eser olup yapılış tarihinin 1909 olduğu bilinmektedir.
Arsiyan Yaylası ve Gölleri
Şavşat İlçesi Kayadibi köyü Arsiyan Yaylası’nda yaklaşık 2.600-3.500 metre yüksekliğindeki bölgede bulunan Boğa, Çimenli, Kız ve Uzungöller’in heyelan veya buzul işlemesi sonucu oluştuğu bilinmektedir. 2006 yılında yapılan bir incelemede göllerin üzerinde toplam 12 adet de yüzen ada ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca Arsiyan Yaylası’nda bu göllerin dışında irili ufaklı 20 kadar göl daha bulunmaktadır. Göller bölgesine yakın yere kadar araçla gidilse de sonrasında sizi göllerin bulunduğu zirvelere tırmanmak için zorlu bir yürüyüş parkuru beklemektedir.
Kocabey Kışlaları
Şavşat-Ardahan karayolunun yaklaşık 15. kilometresinde Kocabey Köyü’ne ait yayla evleri ve etrafındaki düzlüklerden oluşan bu kışlalar, ormanı, suyu, temiz havası ve doğal güzellikleriyle eşi az bulunur bir mesire yeridir. Yazın tatilcilerin uğrak yerlerinden biri olan alana özel araçla veya Şavşat-Ardahan arasında sefer yapan taşıtlardan yararlanarak gidebilirsiniz. Kocabey kışlalarının rakımı yüksek olduğundan (tahminen 1700–1800 metre) hem orman hemde yayla havası özelliği taşımaktadır. Şavşat’ın en önemli turizm değerlerinden biri olan ve her yıl temmuz ayının son hafta sonu düzenlenen ‘Sahara Pancarcı şenlikleri’ de burada yapılmaktadır.
Balık Çoşları
Şavşat ilçesi Hanlı Köyü yaylasına 6 km mesafede bulunur. Buzul ve krater göllerinin oluşturduğu akarsuların birleştiği alanın ismidir. Soğuk ve temiz dere yatağı içerisinde dünyada çok az sayıda bulunan kırmızı pullu alabalık barındığından bu ismi almıştır. Araç ulaşımı yoktur. Yaklaşık 1900 metre rakımdadır. Hanlı köyü veya Arpalı köyü yaylalarından sadece yaz aylarında yürüyerek ulaşabilir ve dere yatağında elle veya ağla balık tutabilirsiniz.
Kazan Gölleri
Hanlı Köyü yaylasının sınırlarında bulunan 7 adet gölden oluşmaktadır. Kazan gölleri ismini çapları yaklaşık 6 metrekare olan 7 adet kazan şeklindeki gölden almıştır. İlçe merkezine yaklaşık 50 km uzaklıkta olması ve araç ulaşımının olmaması nedeniyle sadece o bölgede yaylası bulunan köylüler tarafından bilinen keşfedilmemiş eşsiz güzellikte bir doğal oluşumdur. Suyu değişik renklerde olan bu göllerin derinliği, nasıl oluştukları ve özellikleri konusunda keşfedilmemiş bölge olduğu için bilimsel bir veri bulunmamaktadır.
Satlel (Söğütlü) Kalesi
Şavşat´ın Satlel (Söğütlü) Köyü ile Carat (Köprükaya) arasında, Şavşat’ın 2 km güneydoğusunda bulunan bu kale, Bagrat Krallığı döneminde moloz taşlarından yapılmıştır. Diğer benzer kalelerle karşılaştırıldığında 9. yüzyılda yapıldığı ve 19. yüzyıla kadar kullanıldığı tahmin edilmektedir. 16. yüzyılda Osmanlılar tarafından, öncesinde ise Çıldır Atabeyleri tarafından kullanılan kale 70×75 metre ebatlarındadır.
Bilbilan (Hantuşet) Kalesi
Yapım tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmayan bu kale, Şavşat’ın 8 km doğusunda Hanlı (Hantuşet) Köyü’nde bulunmaktadır. Benim de birkaç kez de ziyaret ettiğim kalenin daha çok kilise yapısını (tahminen şapel) andırdığını söyleyebilirim. Bu kale hakkında büyüklerimizden bir sürü efsane dinlemiş olsam da ne amaçla yapıldığına dair bir bilgiye sahip değilim.
Hanlı Köyü’nü karşıdan gören Güney adı verilen dağın tepesinde bulunan kalenin yaklaşık beş yüz metre altında bir de mağara bulunmaktadır. Mağarayla kale arasında gizli bir yol olduğu düşünülmektedir. Yine efsanelere göre, Milli Mücadele döneminde köylüler düşmandan korunmak için bu kaleye sığınmışlardır. Kaleyi ziyaret etmek için ilçeye 17 km uzaklıktaki Hanlı Köyü’ne araçla gidip yaklaşık bir buçuk kilometre yürüyerek dağın zirvesine çıkmanız gerekmektedir. Kim bilir belki, dağın yamaçlarında koruma altına alınan boz ayılarla karşılaşabilirsiniz. Dikkatli olmanızda fayda var.
Parih Kalesi
- yüzyıl ortalarında Gürcü Kraliçesi Tamara tarafından yaptırılan Parih Kalesi, Şavşat’ın Balıklı Köyü’nde bulunmaktadır. Şavşat’ın 16 km güneybatısındadır.
Tukharis Kalesi
Yapım tarihi belirlenemeyen Tukharis Kalesi, Şavşat’ın 6 km batısındaki Kayadibi Köyü’nün arkasında bulunan tepe üzerine moloz taşlar kullanılarak yapılmıştır. Şu anda harap bir durumda bulunmaktadır.
Ilıca Çermiği
Şavşat ilçesinin Ilıca Köyü’ndedir. Konaklama ve yiyecek tesisleri mevcut olup sıcak suyu romatizmal hastalıklara iyi gelmektedir.
Sürevan Köprüsü
Şavşat’ın Dutlu Köyü’ndedir.
ŞAVŞAT’DA GELENEKSEL OLARAK DÜZENLENEN FESTİVALLER VE TARİHLERİ
1. Veliköy Geleneksel Karüstü Karakucak Güreşleri: Şubat ayının üçüncü hafta sonu yapılır. Düzenleyen kuruluş: Veliköy Muhtarlığı – Veliköy Derneği
2.Şavşat Sahara Pancarcı Festivali: Temmuz ayının dördüncü hafta sonu yapılır.
Düzenleyen kuruluş: Şavşat Belediye Başkanlığı
3.Meydancık Satave Gevrek Festivali: Ağustos ayının üçüncü hafta sonu yapılır.
Düzenleyen Kuruluş: Meydancık Belediye Başkanlığı
4.Marioba Yayla Yürüyüşü Şenliği: Ağustos ayının ikinci hafta sonu yapılır.
Düzenleyen kuruluş: Maden köyü muhtarlığı
Şavşat, doğuda Ardahan il merkezi ile Hanak İlçesi, kuzeydoğuda Posof İlçesi, güney ve güney batıda Ardanuç, batıda Artvin Merkez ve Borçka İlçesi, kuzeyden de Gürcistan Devletiyle sınır Artvin iline bağlı bir ilçedir. 1.317 kilometrekarelik dağlık ve engebeli bir arazi üzerine yayılmış bulunan Şavşat’ın dört yanı yüksek dağlarla çevrilidir. 3.537 metreye yükselen Karçkal Dağları, ilçenin batı ve kuzeybatı yönünü sınırlandırır. Kuzeyde 2.250 metre yükseklikteki Sivritepe (Arsiyan) dağları ile 3.000 metreyi aşan Cin dağları bulunmaktadır.
Doğuda Ardahan-Artvin sınırlarını teşkil eden Yalnızçam dağ silsilesinden 2.650 metre yükseklikteki Sahara Dağları, Güneyde ise 3.050 Metreyi bulan Karagöl dağları vardır. Akarsu bakımından çok zengin bir ilçe olan Şavşat, sınırlarında çok sayıda buzul gölü de bulunmaktadır. Buzul göllerinin en büyüklerinden biri Karagöl dağlarında bulunan ve bu dağa da kendi adını veren Karagöl’dür. Gölde nesli tükenmekte olan ve koruma altına alınan dünyada rakımı çok yüksek temiz ve soğuk sularda yaşayan kırmızı pullu alabalık bulunmaktadır. Meşeli Köyü orman içi mevkiinde milli parklar kapsamı içerisinde bulunan ikinci bir Karagöl daha mevcut olup piknik, mesire yeri özelliğine sahiptir.
Pınarlı köyü yakınlarında Balık Gölü, Arsiyan yaylasında ise Kız Gölü, Boğa Gölü ve Koyun Gölü isminde göller bulunmaktadır. İlçe dâhilinde şifalı maden suları da mevcuttur. Bunlardan Çermik-Çoraklı Köyü sınırları içerisinde bulunan sıcak su kaplıcacısının romatizmal hastalıklara iyi geldiği bilinmektedir. İlçede tipik Karadeniz iklimi hâkimdir.4 mevsim yağmurlu, kışları kar yağışlıdır. Yüksek rakımlı olan yerlerde kışlar çok uzun sürer. Bu bölgelerde kasım ayında başlayan kar yağışları nisan ayı ortalarına kadar devam etmektedir. İlçe bitki örtüsü bakımından zengindir. Zengin iğne yapraklı ormanlar mevcut olduğu gibi alçak rakımlı yerlerde geniş yapraklı ağaçlara da rastlamak mümkündür.
ŞAVŞAT TARİHİ
Şavşat, M.Ö.900–650 yılları arasında Urartu, Kolhis ve Kimmerler, daha sonraları sırasıyla Romalılar ve Sasanilerin egemenliği altına girmiştir. Bir dönem Lazlarca Lazika krallığına bağlanmıştır. 1118 yılında bu bölgeye gelen Kıpçak Türkleri, Kral David’in karısı Gurandukth’un Kıpçak olması sebebiyle Gürcülerle yakınlaşmış ve Gürcü kralı David onları Ahıska, Artvin, Rize, Ardahan, Erzurum gibi vilayetlere yerleştirmeye çalışmış, ancak bu plan birkaç yıl sonra David’in oğlu döneminde hayata geçmiştir.
1267 yılında bu Kıpçaklar Atabek Devleti’ni kurmuşlardır. Yöre artık Kıpçak Atabeklerinin hâkimiyetindeydi. Fakat bir diğer Anadolu Türk beyliği olan Osmanlılar da gelişmektedir. Şavşat, 1479 yılında Fatih zamanında Osmanlı’ya katılmıştır. Yavuz Sultan Selim’in Trabzon Valiliği sırasında Rize ilinin Osmanlı topraklarına katılması sonrasında, Artvin, Ardanuç, Borçka çevreleri de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yavuz Sultan Selim’in Trabzon’dan ayrılması üzerine Ardanuç, Oltu, Tortum ve Artvin yeniden Osmanlı Devleti’nden ayrılmışlardır.
1578 yılı ile birlikte Osmanlılar Atabek Devleti topraklarının tamamını ele geçirdiler. Çıldır Beylerbeyliği’ni kurup Atabek kökenli kişileri de başına geçirmiştir. Bölgenin Kıpçak Türkleri ve bazı Gürcüler işte bundan sonra Müslümanlığa geçmeye başladılar.
1829 yılında Ardanuç Sancağı’na bağlanan, 1877–1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrasında da 13 Mart 1878’de imzalanan Berlin Antlaşması ile Batum, Kars ve Ardahan ile birlikte Çarlık Rusya’sına bırakılan ilçe, 1879 tarihinde resmen kesinleşen Osmanlı – Rus sınırı ile de Artvin, Ardanuç ve Borçka ile birlikte anavatandan koparılmıştır. Daha sonra 1921 yılında imzalanan Gümrü Anlaşması ile Doğu sınırlarımız çizilmiştir. Şavşat ilçesi 27 Şubat 1921 tarihinde Ardahan Sancağı’na bağlı olmak üzere ilçe haline getirilmiş, 7 Temmuz 1921 tarihinde ise Artvin İline bağlanmıştır.
ŞAVŞAT’TA EKONOMİK YAPI
Şavşat, Artvin’in diğer ilçelerinde olduğu gibi engebeli arazilere sahip bir ilçedir. İlçede, tarımsal arazilerin sınırlı olması, sanayi tesislerinin bulunmaması, başlıca diğer sektörlerin de gelişmemiş olmasının sonucu olarak istihdam olanakları yetersiz kalmaktadır. Gelişime uygun potansiyeli bulunan turizm sektörünün ilçe ve il ekonomisine katkısının artırılması amaçlı çalışmalar sürdürülmektedir.
İlçe ekonomisi büyük ölçüde tarımsal üretime dayalıdır. Tarımsal üretim, ağırlıklı olarak geleneksel aile tipi işletme yapısı şeklinde görülür. İlçe ekonomisinde önemli yeri bulunan hayvancılık, giderek azalan bir eğilim izlemektedir. 61 köyü bulunan ilçede, son verilere göre 16.037 adet büyükbaş ve 12.535 adet de küçükbaş hayvan bulunmaktadır. Hayvancılık açısından son derece elverişli imkânlara sahip ilçede, hayvancılığın teşvik edilmesi amaçlı çalışmalar sürdürülmekte olup bu kapsamda yönlendirme ve kamusal destekler sağlanmaktadır.
Şavşat büyük ve küçükbaş hayvancılık yanında arıcılık açısından da son derece uygun koşullara sahiptir. Arıcılık alanında da üreticilere, kamusal imkânlar dâhilinde teşvik ve yönlendirme desteği sağlanmaktadır. Şavşat’ta sanayi bölgesi veya yöre halkının çalışabileceği fabrika bulunmamasının büyük etkisiyle Şavşat; Türkiye’nin okuma yazma oranı en yüksek ilçelerinden biri olmuştur.
ŞAVŞAT’IN NÜFUS DURUMU
Yüzölçümü 1.317 kilometrekare olan İlçenin genel nüfusu 25.624 olup İlçe Merkez Nüfusu 7.325 Köylerin Toplam Nüfusu 18.299’dur. Nüfus yoğunluğu 19 kişidir. Nüfusun İmerhev haricindeki kısmında çoğunluk olarak Kıpçak Türkleri bulunmaktadır. İlçenin diğer kesimi (İmerhev- Meydancık) tamamen Gürcü’dür.
İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; 1 belde, 62 köy ve 22 mahalleden oluşmaktadır. Son sayımlarda ilçenin nüfus sayımındaki yaklaşık 2.000 kişilik artış tersine göç hareketlerinin başladığını gösterse de bu göçün emekli olanların memleketlerine dönmesiyle oluştuğu tespit edilmiştir.
Şavşat hakkında detaylı bilgi için:
http://www.savsat.gov.tr
http://www.savsat.com
http://savsat.bel.tr/
Nurdal Durmuş:
web : http://www.nurdaldurmus.com
facebook : http://www.facebook.com/nurdaldurmus
twitter : http://www.twitter.com/nurdaldurmus
google + : https://plus.google.com/103409812062488294986/posts
Kaynak Gösterilmeden Alıntı Yapılamaz.
.
Çok güzel hazırlamışsınız emeğinize sağlık. Çocukluğum ve ilk gençliğim orda geçti. Hanlı köyüne komşu çamlıcadanım. Anlattığınız yerlerin bir kısmını tanıyorum ama ilk fırsatta hepsini görmek istiyorum.
Rehberliğiniz için çokçok sağolun.
işte şavşat’ ın tüm gerçeği bu.
Tüm fotoğrafları inceledim. Tüm yazılanları ve üzerine yapılan ayrıntılı yorumları tek tek okudum. Gerçekten büyük emek sarfedilerek hazırlanmış değerli bir site. Şavşatta hele de, Nurdal’ın gezip gördüğü Hanlı köyünde doğup büyümem beni daha derinden etkiledi. Bir ekmek kavgası uğruna terkedilen güzide topraklar üzerindeki yaşanan hatıraları hasretle yad ediyoruz. İyiki varsın Nurdal, Sıladan gurbete mesaj veren bu değerli siteyi kurmuşsun.Çok ta isabetli karar vermişsin. Sana ne kdar teşekkür etsek azdır. Yolun açık olsun, ayağına taş değmesin. Çalışmalarında kolaylıklar diliyorum.
Allahın nimetlerinin yakın görünüşü.Farkl bir dünya Ramazanda kalınmasında fayda var
valla fazla söze gerek yok sen herşeyi yazmışsın kalemine sağlık nurdal
Artvinli biri olarak gitmek nasip olmadı Şavşat’a ama yine de fotoğraflardan görmek de güzel site yöneticilerine ayrıca bu siteyi kurdukları için teşekkürler takipçisiyiz…herkese hayırlı ramazanlar şimdiden
Savşat halkı adına ilçemize olan katkı ve destekleriniz için minnettarız. İstanbul’da birkaç günlüğüne gelmiş olmama rağmen şimdiden güzel memleketimi özleten mükemmel bir yazı ve fotoğraf galerisi olmuş. Ayrıca bu siteyle de tanışmış olmaktan son derece memnunum. Güzel üslubunuz, her platformda bu ilçeye olan özlem dolu konuşmalarınız tanınmamız açısından büyük katkı sağladı. Belki sizin gibi değerli insanlar sayesinde ilçemiz turizm potansiyeli açısından gerçekten hakettiği saygın konumuna kavuşur. Teşekkür ederim. Saygılar…
söyleyecek söz bulamıyorum . bu güzellikleri öyle güzel anlatmışsınızki yüreğinize ve ilginize minnettarım keşke her hemşerimiz böyle duyarlı olsa diyorum ne yaparsak memelketimiz için yolun açık olsun kardeşim…
gıdıp gormek lazım
Yaklaşık 45 yıldır ayrı yaşadığım güzel yöremin cennet gibi köyleri, bahçeleri, tarlaları, yeşillikleri, dağları ve tüm güzelliği aklıma düştükçe kendimi Şavşat’ta sanıyorum. Yöreye hizmette bulunan herkese teşekkür edip, dualar ediyorum.
23.Haziran 2011 19 00
Tüm fotoğrafları inceledim. Tüm yazılanları ve üzerine yapılan ayrıntılı yorumları tek tek okudum. Gerçekten büyük emek sarfedilerek hazırlanmış değerli bir site. Şavşatta hele de, Nurdal’ın gezip gördüğü Hanlı köyünde doğup büyümem beni daha derinden etkiledi. Bir ekmek kavgası uğruna terkedilen güzide topraklar üzerindeki yaşanan hatıraları hasretle yad ediyoruz. İyiki varsın Nurdal, Sıladan gurbete mesaj veren bu değerli siteyi kurmuşsun.Çok ta isabetli karar vermişsin. Sana ne kdar teşekkür etsek azdır. Yolun açık olsun, ayağına taş değmesin. Çalışmalarında kolaylıklar diliyorum.
Savşat halkı adına ilçemize olan katkı ve destekleriniz için minnettarız. İstanbul’da birkaç günlüğüne gelmiş olmama rağmen şimdiden güzel memleketimi özleten mükemmel bir yazı ve fotoğraf galerisi olmuş. Ayrıca bu siteyle de tanışmış olmaktan son derece memnunum. Güzel üslubunuz, her platformda bu ilçeye olan özlem dolu konuşmalarınız tanınmamız açısından büyük katkı sağladı. Belki sizin gibi değerli insanlar sayesinde ilçemiz turizm potansiyeli açısından gerçekten hakettiği saygın konumuna kavuşur. Teşekkür ederim. Saygılar…
söyleyecek söz bulamıyorum . bu güzellikleri öyle güzel anlatmışsınızki yüreğinize ve ilginize minnettarım keşke her hemşerimiz böyle duyarlı olsa diyorum ne yaparsak memelketimiz için yolun açık olsun kardeşim…
6 Ağustos 2010 19:18
gıdıp gormek lazım
6 Ağustos 2010 18:08
Okudum çokda beğendim.Çokta güzel anlatmışsınız elinize sağlık ama ardanuç içinde böyle bir yazı bekliyoruz tüm ardanuçlular olarak:)
6 Ağustos 2010 13:38
Şavşat’ta doğmuş ama rızkının arkasından büyük şehirleri mekan tutmuş bir babanın kızı olarak çocukluğumdan beri sadece yaz ayları okulların tatile girmesiyle soluğu bu manevi cennette alırdım.Şavşat’lı olmama rağmen ne coğrafyasını ve ne de kültürünü bilmediğim ve bu yüzdende utanç duyduğum bu şirin ilçeyi Nurdal Bey’in kaleminden bir solukta okudum.Helede Şavşat’a dair betimlemeleri tekrar be tekrar okuyasım geldi.Şirin ilçemizin bakir,teknolojiden uzak(!) kalması için varlığını bir sır gibi saklama bencilliğimin yanısıra, ”İŞTE MEMLEKET GÖRÜN” kibiriyle dünyaya tanıtma adına ne gerekiyorsa yapmaya hazırım düşüncelerime tercüman oldu bu satırlar.Ayaklarınıza, yüreğinize ve kaleminize sağlık…Bir gün sizin mihmandarlığınızda memleketimizi gezebilmek ümidiyle….
6 Ağustos 2010 13:46
Göğe bakma durağı olan ve göğe tırmanabileceğiniz hissini uyandıran bu yerlerin tarihiyle bütünleşmek ayrı bir anlam katmuş. Göğe en yakın olan yerde (şavşat) gözlerinizi kapatıp adım adım gelebilirsiniz M.Ö’den bu zamana. Rabbimin bizlere en güzel armağanı olan bu yerleri (ekmek kavgası adına) terkedip yıldızların bile parlaklığını kaybettiği yerlerde yaşam kavgası verdiğimiz bu günlerde nefes almak için gereken tek şey.. Göğe Bakma Durağı: ŞAVŞAT
6 Ağustos 2010 13:52
Olduğu Gibi İnsanın geleceğine yön veren geçmişte yaşadıklarıdır.Biz Nurdal Durmuş’u birçok konuda örnek ve öncü sayıyoruz ilçemizin misyoneri kültürümüzün en dirençli temsilcisi.Kıymet bilmek lazım bu adamdan daha yok elimizde.Keşke toplumunu değerlerini bu kadar seven hala heyecanlı yürekli insanlarımız çok olsa.Kutlarım arkadaşım.
6 Ağustos 2010 13:52
Bir ilçe bu kadar lezzetli ve iştahla anlatılıyorsa vardır bir nedeni değip çıplaklar kentini andıran sözde tatil yörelerinden farklı ve huzurlu bir tatil ve gezip görme,bir kültürü tanıma,yada ne bileyim dediği gibi yazarımızın en azından sirinlerle konuşabilir,yada mantar toplayabilirsiniz,eyvallah efendim,güzelim türkiyemizi bu güzelim ilçesini bize bu kadar sade ve anlaşılır bir dille anlattığınız için,eyvallah efendim bize Anadolu diye bir olgunun halen var olduğunu hatırlattığınız için,eyvallah efendim,bu uzun ve hiç mi hiç sıkmayan yazınız için …
6 Ağustos 2010 14:53
Sonsuz gençliğin yurdunda insanların yüzleri inadına kırış kırış, inadına toprak gibidir. Modernitenin alıp başka diyarlara “ekmek” diye götürdüğü gençlik geriye yapayanlız sezonluk hasretler bırakmıştır.
Pantolon paçaları da sadece çamurdan katlanmaz; beton hayatların arasında aptalca övünülen “kişi başına şu kadar metrekare yeşil alan oluşturduk” nutuklarının arkasına saklanan “çimlere basmayın” uyarılarına inat, basacak başka yeriniz olmadığından ve de her hafta değil senede bir kez ya biçilen ya biçilmeyen çayırların yağmurda veya sabah çisesinde paçalarınızı ıslatmaması için de katlarsınız paçalarınızı. Çünkü yol uzundur yaylaya ve paça ıslatma hakkınızı üzerindeki ağaç köprünün hala durup durmadığından emin olmadığınız geçide saklamak istersiniz.
Gidemezsiniz… Gedemeseniz de hep oradasınız… Nurdal gider, Bahadır gider, Cihangir gider anlatırlar… Sen de dinler, okur, bakar dalarsın. Uzun uzun yazdığını çok sonra farkedersin.
6 Ağustos 2010 15:01
Gün doğuyor umudumuzun aydınlıkta kalmak için çırpınan diyarından. Selamlıyor bizleri ışıltılı ve ahenkli baharlarıyla.. Çocuklar gibi koşmak istiyorum dertsiz tasasız.Düşüncelerimi biran bile olsa rafa kaldırıp ,dünyanın enağır yükünü bırakıp bir kenara .. alabildiğine uzaklaşmak istiyorum benden..
Gün doğuyor,penceresini sonuna kadar açıp sınırsızca güneşi ağırlayanın koynuna.. İzin veriliyorsa eğer hayal kurmaya beton binaların arasında.. olmalı için de yeşillikler, mavililkle ve birde huzur..
Yeşillik huzur veriyor, mavilik hayal kurduruyor .. senede bir senin benim ziyaretimi bekleyen birsürü yaşlı el öpülmeyi bekliyor. güzinenin üzerinde kaynayan çay bile sanki bir başka tat veriyor.. yada ben öyle hissediyorum..
Yani beton binalar, sanallaşmış arkadaşlık lardan uzak oralar.. taşı başka suyu başka insanı başka ..seviyorum ben memleketimi, memleketini, güzel olan herşeyi..gülmeli insan sebepli sebepsiz..özlemeli.. göreceksiniz nekadarda çok yakışıyor yüzünüze.. sizide tebrik ediyorum NURDAL
6 Ağustos 2010 15:05
Ne güzel bir tanımlama. “Şavşat’ın modası lastik ayakkabı giymek, orman yollarında çamur bulaşmasın diye paçalarını yukarı katlamak, sonsuza uzayan patikalardan yaylalara yürümek, tırpanla çayır biçmek, sislerin arasında işaret levhaları olmadan yol almak, gökyüzünde tek bulut yokken şiddetli bir sağanağa tutulmaktır.” böyle yerler hala var ve kirlenmemiş öyle mi?
6 Ağustos 2010 15:13
herzaman olduğu gibi harika nurdal eline yüreğine sağlık sayende gitmiş kadar oluyoruz
6 Ağustos 2010 16:12