Düşündüm ‘Ne Düşünmem Gerektiğini!’
Düşündüm.
Soranlara “Bir şeyim yok iyiyim.” desem de Nisan yağmurlarında ıslanmak, bir dağ başına çıkıp herkesin görebileceği büyüklükte ateş yakmak, ceplerime çakıl doldurup denizi taşlamak gibi deli düşünceler kuşatıyor içimi.
Düşündüm.
Aklım, profilim ve masamın üstü müthiş bir uyum içindeler: “Karmakarışık!”
Düşündüm.
Sen besteden düşmüş bir notaysan, kimse sana şarkı söyleyemez ki!
Düşündüm.
Ya aklım başımda değil ya aklımı başımdan aldın!
Düşündüm.
Bir ömür uğraşarak yüzümdeki tebessümle şekillendirdiğim kumdan kalelerimi, bir dalganın çarpışına teslim eden çocuk gibiyim.
Düşündüm.
Sanırım, duygular hariç her şey iyileşiyor.
Düşündüm.
Hayata bir başlık atmadım.
Düşündüm.
Ben ve hayat iki iyi arkadaşız.
Düşündüm.
Hayata hep bir düşün değil; binlerce düşün penceresinden bakıp gerçeğe hangisinin daha yakın olduğunu görmek gerekir.
Düşündüm.
Hayat gözlerimi açabildiğim kadar açıp en son noktaya kadar bakmak, sonrada yumup hiçbir şey görememek kadar kısa… ‘Hayat kısadan da kısa.’
Düşündüm.
Hayat kendimize yazdığımız mektupların genel adıdır. Gönderen kısmında adımız, alıcı kısmında adresimiz yazar.
Düşündüm.
Aslında zaman, okyanusları besleyen su kaynaklarından bile çok daha hızlı akıyor.
Düşündüm.
Aslında hayat, ölümün hep unutulduğu bir yaşama uğraşıdır.
Düşündüm.
Aslında hayat; uyku ile uyanıklık, düş ile gerçek, yalan ile doğru arasında az sonra uyanacağımız anlık bir rüyadır.
Düşündüm.
Aslında hayat, gözlerim kapalıyken bile görebileceğim bir sûret, kulaklarım kapalıyken bile duyabileceğim bir ses ve her aynaya bakışımda bana bakan bir yüzdür.
Düşündüm.
Aslında ölüm, birbirini gören aynaların içinde uzayan sayısız yollar kadar uzun, dokunsam tutulacak kadar yakındır.
Düşündüm.
Aslında kimse düşlerinin terkine uğramadı. Hayat zaten bir düş! Bir gün düşeceğiz toprağa ve hayat denen bu düşten ilk kez uyanmış olacağız.
Düşündüm.
Hayatıma iyi bakmalıyım. Çünkü o kendine küsse, kimse bana yeni bir hayat hediye etmeyecek.
Düşündüm.
Yaşamak büyüdüğünden beri hayatı hep küçük gördü.
Düşündüm.
Ölümün gözlerine yaşarken bakarsak o da bize anlamı olan sonsuz bir hayatla bakar.
Düşündüm.
Ölüm sırası gelmeden kimse sıranın kendisinde olduğunu anlayamıyor.
Düşündüm.
Ölüm isimlerimizin başındaki beylik sıfatları tanımıyor.
Düşündüm.
Aslında ölüm, cevabı hep bilinen bir soru, sevgili’nin bize gönderdiği bir mektuptur.
Düşündüm.
Bilmek kadar insana acı veren başka bir karmaşa yoktur.
Düşündüm.
Kolay anlatılıyor acılar, kolay yazılıyor, kolay yaşanmıyor oysa.
Düşündüm.
Aynalara her bakışta yüzümdeki maskelerden gerçek yüzümü seçemiyorum.
Düşündüm.
Çok vefasızım, telefon rehberindeki dostlarımın sayısı bir hayli azalmış.
Düşündüm.
Ben yoksam kimse yoktur.
Düşündüm.
Omuzlarının üzerinde zirveye çıktığım insanlara sırtımı dönmemeliyim.
Düşündüm.
Ben aşkı seslerden bir ses değil, bütün sesleri susturan bir çığlık yapmak için arıyorum.
Düşündüm.
Kimse bilmiyor mu?
Ben, sen iyiyken iyi olabilecek kadar hasta bir adamım hepsi bu!
Düşündüm.
Aslında ses sessizlikte anlam buluyor.
Düşündüm.
Aslında ben büyümekten değil, içimdeki sesi yitirmekten korkmalıyım.
Düşündüm.
Ellerim kaleme, düşüncelerim kelimelere tutundukça yazmaktan ve okumaktan asla vazgeçmemeliyim.
Düşündüm.
Renklerin mavisini seviyorum diye siyahlardan nefret etmemeliyim.
Düşündüm.
En değerli an, içerisinde bulunduğum andır. Çünkü az sonrasının olup olmayacağı bilinmezdir.
Düşündüm.
Özgürlük bedeli gerçekten çok ağır olan bir mücevherdir. O yüzden herkeste bulun(a)maz.
Düşündüm.
Boş vermek hiçbir şeydir. Hiçbir şey boş vermek kadar anlamsız değildir.
Düşündüm.
Kalplerini yormayanlar düşüncelerimi çiğnediler. Cümlelerimin canı yandı.
Düşündüm.
İnsan kendi yaşamının yağmurlarında ıslanma fırsatını kaçırmamalı.
Düşündüm.
Umut Kafdağı’nın ardında da olsa beklenmeye değer.
Düşündüm.
En çok beklenen en beklenmedik anda gelendir…
Düşündüm.
Anlaşılamamak anlaşılır bir durumdur.
Nurdal Durmuş
Düşündüm ‘Ne Düşünmem Gerektiğini!’
Sosyal medyadan takip etmek için
facebook : http://www.facebook.com/nurdaldurmus
twitter : http://www.twitter.com/nurdaldurmus
instagram : http://www.instagram.com/nurdaldurmus
tumblr : http://nurdaldurmus.tumblr.com
Nurdal Durmuş blog.
Kaynak belirtilerek alıntı yapılabilir!
This introduces a pealsnigly rational point of view.
düşüdüm .
bu günün tekrarı yok ! yaşayabidiğin kadarsın.
düşündüm nurdal durmuş!!!!
düşündüm de adam yazıyor yaaa offfffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff.
uyku ile uyanıklık arasında
yolla bir gider
gözlerim sancılı
diz çöktüm
yitmelerin çarmıhına gerildim
yorgunum
fırtınada uçuşan kalbimi
noktasız siyahlıklarla süsledim
??
22 Eylül 2010 17:37
Yakarışlarımızı , üzüntülerimizi insanlar bilmezler. Çünkü güvensiziz. Sevgisiziz. Bildikleride günlük kaygılarımız. Oysa hayat bu mu yani?
İyi dileklerin sadece temennilerde kaldığı zamanın kirlenmiş yüzü apaçık önümüze seriliyor. Zamanı kirletenler üstüne almayacakken suçunu , yaşam boyu herşeyde bir suçlu aranacak. Herkes karşısında kine bir çelme takma çabasındayken bu düzensizliğin diyetini kim ödeyecek?
Suçlu SEN! Suçlu BEN! önemi varmı bunların…
Bir günümüze kaç tane artı sığdırabiliyoruz düşündük mü?
Szilerin yada bizlerin artı anlayışı nedir anlatabilir miyiz ?
Başımız karşımızdakine saygımızdan eğilmeyeli kaç zaman oldu ?
Yüzümüz mahçupluğumuzdan kızarmayalı kaç zaman oldu biliyormuyuz?
Adına merhamet,
VEFA , SEVGİ , fedakarlık , dediğimiz olgular sadece kalemimizin ucundamı kaldı?
zzzzormu?
Ama şimdi sadece yazarak göstermek vakti değil sahiden düşünmek vakti..
22 Eylül 2010 12:52
bir çin atasözü der ki!! Düşmemeye bak. Az toparla kendini. Ayet oku, şiir oku, şarkılara eşlik et, ıslık çal ve meydan oku! Resim yap, güneşe koş, denize koş, aynaya koş ve kendini sev. Endişelenme! …:)))
22 Eylül 2010 02:17
o kadar şey düşünmüşsünüz ki bize düşünecek pek bir şey kalmamış 🙂
21 Eylül 2010 20:47
Boş vermek hiçbir şeydir. Hiçbir şey boş vermek kadar anlamsız değildir.
21 Eylül 2010 13:11
Düşündüm… Aslında herşeye rağmen hayat, gözlerim kapalıyken bile görebileceğim bir suret, kulaklarım kapalıyken bile duyabileceğim bir ses ve her aynaya bakışımda bana bakan bir yüzdür…
21 Eylül 2010 10:49