Babaların En Güzel Hikayesi Kızlarıdır
Kızım, Bengisu’ya
Babaların En Güzel Hikayesi Kızlarıdır.
Bugüne kadar sana anlatamadığım çok hikâyem birikti.
Gezdiğim ülkeler, tanıdığım insanlar, içimdeki dünya ve geceleri başucunda okuduklarımdan daha güzel bir hikâyem hep vardı.
Belki bilmiyorsun ama benim en güzel hikâyem sensin.
En güzel hikâyelerin kalbi yoran, endişelendiren, saklanıp bir köşede tutulan büyük bir gizemi vardır.
Güzel hikâyelerin kahramanlarının, gerçek hayatın kötülerinden korunmaya ihtiyacı vardır.
Esrarını korumaya, dünyanın belalarından uzak tutulmaya ve belki her yıl yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz hayat gerçeklikleriyle yenilenmeye ihtiyacı vardır.
*
Benim çocukluğumu dinleyerek büyüyorsun. Artık biliyorsun ki, başımızı okşamayan babalar büyüttü bizi.
Çocuk sevmenin de bir adabı olduğunu, geleneğin hayatımızda bir yeri olduğunu, inanç, edep, hayâ ve utanma duygularının büyük bir gerçeklik olduğunu; üstelik bunların ne olduğunu bizlere anlatmadan, sevgisini doya doya yaşayamayan babalar büyüttü.
Seni seviyorum demenin mutluluğundan kendini, bu kelimenin kuşatıcılığından da çocuklarını mahrum bırakan babalar…
Ne mutlu sana ki seni seviyorum diyebilecek cesarete sahip bir baban var.
Evet, kızsan da her baba gibi seni seviyor, kıskanıyor, kaybetmekten korkuyorum.
Şimdilerde birbirimizden uzaktayız ve seni özlüyorum.
Yol boyu dinlediğimiz şarkıları mesela…
Sessizce susup sanki birbirimizi anlıyormuş hissiyle aynı duyguları kuşandığımız anları…
Sensizken de dinlediğim şarkıların seni hatırlatıyor olması da, bunların yansıması.
*
Akşam ezanıyla eve dönmesi beklenen çocukların babalarına benzemesem bile, endişelerim dünyayı kuşatacak kadar büyük ve bu bekleyişin bende de bir karşılığı var.
Belki bu duygular bugün anlayamayacağın şeyler fakat çocukları adına endişelenmeyi bize hayat öğretti. Henüz yeni tanışmaya başladığın hayat, elbette sana da bugün değilse bile yarın bu duygunun sahiciliğini öğretecek.
Öğretecek; çünkü bütün babaların en güzel hikâyesi olan kızlarının:
Bir adı umut, bir adı endişedir.
Bir adı mutluluk, bir adı hüzündür.
Bir adı kazanmak, bir adı kaybetmektir.
Bir adı bahar, diğer adı zemheridir.
Bir adı okyanus, diğer adı çöldür.
Bir adı gökyüzü, diğer adı topraktır.
Bir adı hayat, diğer adı ölümdür.
Bu öyle bir gerçeklik ki içinde dünyayı değiştirecek kadar cesaret, insanlığı kurtaracak kadar iyilik, kendini unutacak kadar ideal; bütün hayatını mahvedecek kadar hırs ve bencillik biriktirir.
Hangisini seçersen seç, öğreneceğin en büyük hakikat, hayatın hep bahar olmadığı ve yenilmenin sözlükteki ilk anlamı olacaktır.
*
“Of baba yine mi ya, buradan da mı bir hayat felsefesi, nasihat edecek bir şey çıkardın…” diyeceğin bir şey içimde hep var ve olacak.
Gün gelecek ve bu sahicilik seni de saracak. Senin de çocuklarına, “Babam derdi ki…” diye başlayan cümleler kuracağın zamanların olacak.
Hayat, yollar ve mevsimler gibidir.
Ne hep düzlük, ne hep yokuş vardır.
Ne hep bahar, ne hep kış vardır.
Ne hep güneş, ne hep fırtına vardır.
Hayat; hepsine hazırlık yapmak, onurunla ayakta kalarak yaşamaktır.
Bu yüzdendir ki; dostluk, yokluk ve ölüm görmemiş veya ibret almamış, hayatı bitmez sanan insanlardan uzak dur, diyorum.
Eğer birisine uzatılacak bir el varsa, o el senin olsun, söylenecek söz varsa, cümleleri yere düşürmeden, kirletmeden söyleyen sen ol istiyorum.
Vicdanını, nezaketini, saygını hiçbir zaman kaybetmemeni diliyorum.
… çünkü vicdan; dünyanın bütün adalet sistemlerini yanıltsak bile bizi mahkum eden; olmadı, yanlış yaptın, diyen iç sesimizdir.
O sesi kaybettiğimiz gün, seni çok seven adam ölür.
O sesi kaybettiğimiz gün kirleniriz; hikâyemizin iyi kahramanı ölür, yüzümüz düşer ve aynalarımız kirlenir.
Ayna kimdir bilir misin?
Ayna, bakmaktan utanç duymadığımız zaman biz, utanacak şeyler yaptığımızda başkası, yüzümüze maske takarak sokağa çıktığımızda hiçliktir.
Sakın kibirlenme, yıkılırsın.
Gururlanma, gözden düşersin.
Başkalarının övgüsüne aldanma, şımarırsın.
Saygını kaybetme, saygınlık görmezsin.
Kimseyi ötekileştirme, insanlığını kaybedersin.
Bu nedenle, kalbin kadar büyü, masumiyetin kadar çocuk kal.
Ömür boyu hissettiğin tek duygu, bayram sabahı hediye alan çocuğun sevinci ve masumiyeti olsa yeter.
Bu masumiyeti koruduğun sürece Allah, senin için bir cennet yaratmış ve mutlaka yerini hazırlamıştır.
Baban.
Ankara, Haziran 2017
Bu yazı izdiham dergisi için kaleme alınmıştır. Kaynak göstermeden alıntı ve paylaşım yapılamaz. Nurdal Durmuş Sosyal Medya Hesapları.
Takip Etmek İçin;
Çok güzel bir yazı. Kaleminize, ellerinize sağlık…